Ana içeriğe atla

Ergün Arıkdal







21 Kasım 1936’da Geyve’de doğdu. Annesinin adı Hafize, babasının adı Mehmet Nuri’dir. Üç erkek kardeşin en küçüğüdür. Annesi ev kadınıydı, babası ise devlet demiryollarında demiryolu hat müdürü olarak çalışıyordu. Babası devlet memuru olduğu için, çocukluğu ve gençliği yurdun farklı illerinde geçmiştir. Bu vesile ile daha küçük yaşta Anadolu’nun muhtelif yörelerini gezme ve tanıma fırsatı bulmuştur. Babası, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan Şam ilinde doğmuş, annesi ile evlenmeden önce Musul, Kerkük, Şam, Halep, Ürdün illerinde bulunmuş ve gençliği 1.Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı arasında demiryolu zabiti olarak “Hicaz“ diye de anılan güney cephesinde, hem demiryolu inşaatı yaparak hem de savaşarak geçmiştir.




Ergün Arıkdal, ilk öğrenimini Sivas ve Samsun illerinde, ortaokulu Konya’nın Ereğli ilçesinde tamamlamış, lise eğitimini İstanbul Erkek Lisesi’nde bitirmiştir. 1957 ile 1961 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğrenim görmüştür. Daha 15 yaşlarında iken felsefi konular ilgisini çekmiş, o zamanların imkanları dahilinde başta Varlık Yayınları olmak üzere okul kitaplıkları ve zamanın Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkardığı Fikir Eserleri serilerini hiç aralıksız takip etmiştir. Ergün Arıkdal, 1940’lı yıllarda çıkan Bütün Dünya adlı derginin içindeki ipnoz, altıncı duyu, telepati, ruhlarla irtibat gibi konularda yazılan makalelerin içeriğinden çok etkilenmiştir. 1950 yılında ortaokulda okurken, ağabeyinin İstanbul’dan gelirken yanında getirdiği, o zamanlar üstat Bedri Ruhselman’ın yayınladığı Ruh ve Kainat dergisi ile tanışmıştır. Lisedeki felsefe öğretmeni kendisindeki özel yeteneği fark etmiş ve ders dışında da felsefi konular üzerinde onunla sohbetlerde bulunmuştur. Spiritüel konuları kaynağından takip etmek niyetiyle liseden itibaren kendi çabasıyla Fransızca öğrenmeye çalışmış ve bunda başarılı olarak dilimize birçok eser ve makale kazandırmıştır. İstanbul’da öğrenimine devam ederken 1958 yılında Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’ne devam etmeye başlamış 19 Kasım 1967’de Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği başkanı olmuş ve bu vazifeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür.


Ruh ve Madde dergisinde makaleleri ve Fransızcadan çevirileri yayınlanmaya başlamıştır. İlk kitabı olan “İpnotizma, Manyetizma ve Telkin“ adındaki eserini 1963 yılında daha 27 yaşındayken kaleme almıştır. 1959-1974 yılları arasında 15 yıl süreyle Sadıklar Planı Tebliğlerinin medyomluğunu bizzat sürdürmüştür.1965 yılında evlenmiş, 1966 yılında bir oğlu, 1975 yılında bir kızı olmuştur.





Türkiye’de vazifeyi Dr. Bedri Ruhselman’ın bıraktığı yerden devralmış ve vazifesini daima yeniyi, ileriyi hedef alarak sürdürmüştür. Hayatını tam bir ruhçu, büyük bir vazife insanı olarak yaşamış, bir örnek oluşturmuş, birçok “ilk“e imza atmış, birçok talebe yetiştirmiş, ruhsal araştırmalarını büyük bir disiplin içerisinde sürdürmüş, daima Türkiye’yi gelecekteki fonksiyonuna hazırlamaya gayret etmiştir. Bu amaçla 1992 yılında hayatının en büyük gayelerinden olan ve ruhsal bilgileri daha geniş kitlelere ulaştırma amacını taşıyan Meta FM 105.6’yı kurmuş, 1994 yılında Bilyay Vakfı’nı kurmuştur. Vakfın kurucu başkanı olan Ergün Arıkdal, bu vazifesini de vefatına kadar devam ettirmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. 

Şifacılık Nedir? Nasıl Yapılır

Şifacılık Nedir Şifanın sözlük anlamı bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulmasıyla hastalıktan kurtulmaktır. Şifacılığı genel anlamda ele alırsak hepimizin genellikle hasta olduğumuz zaman başvurduğumuz tedavi edici kişi veya kurumlar vardır. Bu, öncelikle üniversitelerde yetişen resmi hekimler olmalıdır. Daha doğrusu günümüz tıbbı; her yönüyle fizyolojik bir öğrenimle, dıştan içe doğru nüfuz etmeye çalışan bir bilim dalı olarak tedavi etmeye çalışır. Bu konuda az çok hepimizin bir genel kültürü vardır. Bir diğeri ise metafizik şifadır. Bu içten dışa doğru gerçekleşen bir şifadır. Şifa genel olarak iki şekilde ele alınabilir: 1. Manyetik Şifa, Manyetik-Telkin karışımı şifacılık Manyetik kuvvetin insan organizmasına etkisi bilinen bir gerçektir. Nasıl bir mıknatısın çekme ve itme özelliği mevcutsa, insan organizmasında da bu özellik vardır. En basitinden manyetik nefes, el ile sıvazlama, pas (mesh), manyetize edilmiş su, bitki vs. manyetik şifacılığın yaygın uyg

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe

Realite ne demektir? Ruhsal Kavramlar Çalışması

Realite ne demektir? Cevaplar: 1.1   Realite (fr.) →sözlük anlamı; gerçek, gerçeklik. (TDK) 1.2. Varlığın madde ile ilgili kavram, anlam değer ve şuur halinin hakikat (verite) karşısındaki durumu. Hayata verilen değer, görüş açısı. Varlığın genel bilgisi içinde kendisi ve eşya hakkındaki taşıdığı samimi fiili kanaat. (Metapsişik Terimler Sözlüğü-Ergün Arıkdal) 1.3. Realite bilgisi, varlığın, zaman ve mekan bakımından, şuur sahasının belirli bir kısmını ihtiva eder (Celse:53 Sadıklar Planı) Spiritüel realite, bu devrede ulaşılacak son realitenin bir evvelkidir. (Celse: 145 Sadıklar Planı) 1.4. Realiteler, duyular yoluyla elde etmiş olduğumuz birtakım bilgilerin tipleridir. Asıl realitemizi oluşturan konu, bedene hakim olan ruh varlığının kendi öz yapısıdır.       (Tekamül-Ergün Arıkdal) Derleyen: Neslihan Özkan-Arad

Sembolizim Dersleri-3 Rakamı ve Sembolik Anlamı

Antik çağlardan bu yana tüm dünyada temel bir sayı olarak benimsenmiştir. Tanrıda, evrende ve insanda var olan bir düzeni ifade etmektedir. Canlı yaratıklardaki üç ünitenin sentezini sağlar. Aritmetik dizide kozmik ilk tek sayı olarak yerini alan 1 sayısı, Göğe (Uranos), yani eskiden gökte olduğuna İnanılan kozmik tanrıya özgüdür. 2 ise YER TOPRAK (Gaia)dır. Çünkü, dünyanın oluşumunda en önce gök vardı, yasacağımız ortam ise daha sonra ortaya çıktı. Böylece üç sayısı bir ve ikiyi birbirine bağlayarak, “YER-GÖK Birliğini oluşturdu.   Çin de Taoizm felsefesinin temel prensiplerinde Tao'nun 1’i, Bir’in 2’yi, 2’nin ise 3’ü yarattığı belirtilmektedir. Bu nedenle 1, yer ve göğün çocuğu olan İNSAN'ı yansıttığından mükemmel bir sayı olarak kabul edilir. Greko-Romen* mitolojisinde de şu üç kardeş var: Kronos’un oğulları olan bu üç kardeş dünyayı aralarında paylaştılar; ZEUS (Jüpiter) göklerin ve yerin, POSEİDON (Neptün) okyanusların, HADES (Vulkan) ise yeraltı dünyası o