Bir dinleyicimiz, “İnsan zihninde, cenneti de cehennemi de yaşar, deniyor. Biz Bcenneti ve cehennemi zihnimizde nasıl yaşarız, bu nasıl bir haldir, böyle hal yaşayan insanlar var mıdır?” diye sormuş.
Bu, “zihnimizde yaşama” meselesi; huzur veya huzursuzluğumuzun, güven veya güvensizliğimizin, mutluluk veya mutsuzluğumuzun, acımızın, ıstırabımızın sorumlusunun kendimiz olduğunu ifade etmektedir. Birçok üzüntümüz, bütün büyük ıstıraplarımız kendi kendimize yarattığımız bir cehennem hayatıdır. Tabi burada cinaslı olarak başka bir şey daha var. Aslında varlık dünyada enkarne olduktan sonra birçok halet yaşar, birçok birikimi vardır. Kendine göre yaratmış olduğu psişik şuuraltında, derin şuuraltında birtakım kayıtlar bulunur. Bunlar onun, vicdanı vasıtasıyla veya ahlak duygusu, günah duygusu vasıtasıyla kaydetmiş olduğu şeylerdir ve bedeninden ayrıldıktan sonra da kaybolmazlar. Bunlar beyinle beraber mezarlıkta kalacak değillerdir. Bütün hepsi beyne kaydolur ve beyin vasıtasıyla da esiri bedene, enerji bedene veya bizim psişik varlık olarak ifade ettiğimiz perisprital bedene kaydolurlar. Yani hiçbir şey unutulmaz, hiçbir şey yok olmaz. Bütün dünya hayatımız ve öncesi, fizik kâinatla ilgili anılara ait ne kadar bilgimiz varsa, hepsi bizde mevcuttur. Eğer bizde bir ayıp, günah, kusur, acı, ıstırap duygusu yaratan birtakım hareketlerimiz
olmuşsa, elbette bunları daima hatırlarız. Vicdanımızın hakemliği altında bazı olaylar bizim için hep tekrar edecek ve bunlar bizim cehennem hayatımızı meydana getirecektir. Ama aynı şekilde huzur verici hareketlerimiz mevcut ise, bunlar da bizim cennet hayatımızı meydana getirecektir. Mesela İslam dininde “Kötülükten men et, iyiliğe teşvik et,” diye güzel bir kural vardır. İslam insanlara, kötülükle mücadele etmek, başkalarını kötülükten men etmek için uğraşmak ve onların iyilik yolunda ilerlemelerini sağlamak gibi pozitif ve vicdani değerler, kâinat kanunlarına uyum sağlamış hareketler içerisinde olmayı tavsiye eder. Bunu bir ahlak sistemi olarak ortaya koymuştur. Şimdi eğer siz de bu şekilde hareket etmişseniz yani bütün hayatınız boyunca pozitif işler yapmış ve çevrenizdeki insanları da buna teşvik etmişseniz, sizin için cennet hayatı; bu yaptığınız hareketlerin sonucunda ortaya çıkan büyük bir ruhi huzurdur. Yoksa o huzuru sembolik olarak yorumlayan birtakım şekiller değildir.
Sonuç olarak cennetimizi de cehennemimizi de bu şekilde kendimiz yaratırız.
Ergün Arıkdal, "Pozitif Yaşam" adlı kitabından alıntıdır
Yorumlar
Yorum Gönder