HİS VE VAZİFE AYRIMI
CELSE: 75 20.11.1965 KADEME: 3
S:
Şuur
zenginliğine kavuşma babında yapacağımız, hissimizle vazifemizi birbirinden
ayırma gücünü, bağlı şuur ve irademizle ne şekilde artırabiliriz?
P:
Hissiniz, bilgiye müstenit olmayan imajlar ve hükümlerden beslenirler. Vazife
olarak addettiğiniz şeylerse, imandan ve hakikatten beslenirler. İnsan bir
mahlûttur. Onun bu karışıklığı, gerek imajların ve kanaatlerin noksan ve geçici
olmasından, gerekse bir taraftan imanlı ve bazı hakikatleri bilmesindendir.
Yani insan, kanaatiyle hakikati bir arada tutabilir ve bunlar birbirine
karışabilir. Nitekim tahayyülüyle gerçek imanı da bu şekilde tedahül edebilir.
İşte, şuur zenginliliği şu manada söylenmiştir ki, hayatın her türlü arbedesine,
karışıklığına ve zorluğuna rağmen, daha evvel bir ruhî gayretle elde etmiş
olduğu imanının sarsılmaması ve bildiği hakikatleri, ne olursa olsun, yerine
getirmesi esastır.
Zaman
zaman noksan müşahedeleriniz, noksan kanaatleriniz ve sentezleriniz, vaktiyle
sahip olmuş olduğunuz bir hakikatin eski değerli ve kuvvetli manasını
kaybettiğini ifade etmiş olabilir. Fakat yine eğer tecrübenize devam ederseniz,
hakikat olarak kabul edip ve kendiniz de ispat ettiğiniz bu fikir veyahut bilgi,
ergeç size doğruluğunu yine bizzat kendi kendine ispat edecektir. Bu hâlin,
yani bu ispat hâlinin teessüsü, insanın elindedir. Müşahede etmeli, kontrol
etmeli, sezgisini ve amellerini bir arada yürütmeli ve nihayet kendisine
yapılan yardımları da değerlendirmelidir. Sizler için şuur zenginliği bu
olmalı. Evet.
Sözlük: müstenit: dayanan, yaslanan• mahlût: karışık, başka bir şey karıştırılmış• tedahül: Birbirinin içine girme• teessüs: Temelleşme, yerleşme, kurulma