Ana içeriğe atla

Yaradan'ın İşini tamamlamak..


Yaşamak temelde, en kapsamlı bir biçimde, Yaradan'ın işini tamamlamak için yapılan bir hareketten ibaret­tir. Çünkü hayat tamamen bir yaratma ameliyesinden iba­rettir. Hayatın her noktasında bir yaratma ameliyesi var­dır. Mevcut olan malzemenin türlü, türlü; sadece şekil ola­rak değil, bir nitelik olarak değiştirilmesidir. Biz yaratılmış olan bir şeyi mütemadiyen değiştirmeye çalışıyoruz. Bu hayatın kendisidir. Yaşamak da, hayat da budur. Ve bunu yaparken çok büyük tecrübe ve bilgi sahibi oluyoruz. Böy­le böyle giderek de yaratma yeteneğimizi kazanıyoruz ve tabi ki sonuçta Yaradan'a hizmetkâr oluyoruz. Bu da az büyük iş değil.

Yaratan ve İnsan kavramı-Arad
İnsan ve Tanrı

Şu anda içinde bulunduğumuz dünyada madde ile olan ilgimizin dengesizliği söz konusu. Büyük bir gerilim içinde yaşıyoruz ve bu gerilim maddenin bize vermiş ol­duğu baskı yüzünden oluyor. Baskıya karşı gösterdiğimiz direnç çok fazla, üstelik dengeli bir direnç değil. Genellikle maddeyle kendimiz arasındaki bu mesafeyi muhafaza ede­miyoruz. Bazen çok yakın, bazen çok uzak duruma düşü­yoruz. Bu dengesiz bir durum meydana getirdiğinden, bundan da zarar gören biz oluyoruz ve böylelikle fonksi­yonumuzun da motivasyonu olan hedefe ulaşma imkânla­rımız ortadan kalkıyor.
Eklemek gerekir ki, Ruhsal tekâmülden habersiz bir insanlık yetişti. Bu zaten bir icaptır. Böyle bir devrenin içi­ne girip bu devrenin sağlayacağı imkânlardan yararlana­rak birtakım tecrübeler ve bilgiler edinmek ihtiyacı olan in­sanlar ruhsal tekâmülden habersiz bir insanlığı teşkil et­mek için kadrolanmıştır yeryüzünde. Sadece maddî tecrü­beyi ön plânda tutan, maddeyi ve maddenin verilerini en önde tutan, ondan başka bir değer taşımayan bir anlayış içerisine girme zorunluluğu vardı. Bunun yarattığı ruhsal hâlleri, olayları ve icapları yaşayarak burada bilgiyi arttırmak, ihtiyaçları tatmin etmek gibi bir mukadderle karşı karşıya gelmek liyakatini elde ettik insanlık olarak. Yani maddeci yaşayışı biz insanlar kendimiz yarattık. Bize empoze edilmedi bu. Dünyanın hâkim güçleri, insanlara, “Paracı ol, arsa satın al" vs. demedi. 

Hâkim güç yukarıda, ruhlardan başka hâkim güç yoktur. Yeryüzündeki bütün güçler hüküm altında olan güçlerdir. Yeryüzünde hâkim güç diye bir güç yoktur. Onu kendimiz uyduruyoruz aczi­mizden. Bütün varlıklar hâkimdir esasında. O tarzdaki bir sistem içerisinde tecrübe etmek liyakatinde olduğu için, ne istiyorlarsa onu da beşere veriyorlar. Esaret istiyorsan esaret, sopa istiyorsan sopa, açlık istiyorsan açlık. Sürgün de var, hürriyet ve hürriyetsizlik de var. Maddeyle böyle bir tecrübe mi geçirmek istiyorsun? Buyurun, alın, işte imkânlar deniyor.


En büyük güç ruh dünyasıdır...

Hâkim güç yeryüzünde değil, hâkim güç yukarısıdır. En büyük güç ruh dünyasıdır. Ruh dünyasındaki hiyerarşik sistemlerdir. Tabi onların en tepesinde bulunan Âlem­in in Rabbi. O, ayrı bir hâkim güçtür. Her şey O'nun yasa­ları altında olur. Müdahalesi ile olmaz. Yasaları koyar. Onun dışında hiç başka bir şeyin yapılması mümkün de­lildir. Çünkü her bir yasa başka bir yasa ile devamlı bir surette denetlenmektedir. Bir yasa için sanki işlemiyor duruma geçerken bakarız, başka bir yasanın boyunduruğu altına girivermişiz. Bir yasa diğer bir yasa vasıtasıyla ya serbestleşir, ya daralır.


Tekamül - Ruhun Evrensel Yolculuğu Ergün Arıkdal





Büyük Sentez Tekamül Kitabı -Ergün ARIKDAL 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. 

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur. İy

Eş Zamanlılık

Eş zamanlılık, aynı zamanda eş anlılık, senkroni, senkronizm   olarak ta kullanılır.   Anlamlı, aynı veya benzer kavramı içeren, fakat   nedensel bağlantısı olmayan iki yada daha çok olayın eş zamanlı oluşumudur. Bunu hepimiz yaşantımızda zaman zaman gözlemişizdir. Tam uzun zamandır görüşmediğiniz bir arkadaşınızı düşünürken, telefon çalar, arayan o arkadaşınızdır. Aklınızdaki bir sorunun cevabı, otobüste yanınızda oturan kişinin okuduğu dergide bir başlıktır. Tam iş değiştirmeyi düşünürken gelen bir teklif size çok daha uygun, kendinizi gerçekleştirebileceğiniz iş olanaklarını size sunar. Eşzamanlılık nedensellikten farklıdır. Nedensellik, sonuç aracılığı ile sabit bağlantı içerdiği halde, eş zamanlılık, uyum, denklik veya anlam aracılığı ile sabit olmayan bağlantı içerir. Eşzamanlılık, sürekli bir dünya dokusu oluşturmak için, birbiri ile ilişkisiz olayların birbirine örüldüğü bir kozmozu işaret eder. Eş zamanlı olayların bazı özellikleri vardır. Öncelikl