Dünyasal
istek ve duygularıyla, o andaki serbest hayatının anlamını bilenler için bunlar
çok kısa sürer. Ama hiç kimse bundan korunmuş değildir. Bu durumla ilgili
olarak, Hz. Muhammed bile, hadisinde ifade edildiğine göre, "Kabir
azabından çok çekiniyorum." demiştir.
Burada
Peygamberin "kabir azabı" dediği, kabire gireceğinden dolayı değildir
kuşkusuz. Artık bedeni terk ettikten sonra gerçek yüksek şuura ulaşıncaya,
gerçek plânındaki yerini alıncaya kadar geçmesi gerekli bir safahat
kastedilmektedir. Her varlık gibi o da tedricen yükselecektir. Peygamber de
önündeki safhaları aşa aşa en yüksek serbest şuuruna kadar yükselecektir. İşte
burada demek istediği odur; "Bu safhaların aşılmasından ben de korkuyorum..."
Onca yıl peygamberlik yapmış, hadisler ortaya koymuş, vahiy vermiş, şahadet
getirmiş, tüm bunlara ek olarak son vaazında da herkese bunları tasdik ettirmiş
ve helâllaşmış, herkesten üç kez şahadet almış, risaleti yerine getirmiş
olduğuna emin olmuş olmasına rağmen, böyle bir endişesini dile getiriyor.
Bu
da peygamberâne bir endişe: "Acaba ilk safhaları nasıl geçireceğim
..." "Refik-i Âlâ" dediği "En Yüksek Arkadaşının bulunduğu
yere nasıl ulaşacağının düşüncesi içinde bunu söylemiştir. Yani kendisine
tebliği veren, vahyi indirten sistemi kastediyor. "O plâna nasıl ve ne
zaman ulaşacağım?" Onun da kendisine göre endişesidir bu. Kuşkusuz,
yukarıda da belirttiğimiz gibi peygamberâne bir endişe. O da oraya kavuşmanın
heyecanı içinde. Bir an evvel "Refik-i Âlâ'ya, bağlı olduğu plâna ulaşmak
istiyor. Benzer endişelerin ifadesini İsa ve Musa'da da görüyoruz.
Bedenden
ayrıldıktan sonra yavaş yavaş adaptasyon yoluyla, en serbest şuur hâline
gelinceye kadar... Bunu şuna benzetebiliriz: Komaya girmiş bir insanın tekrar
komadan çıkması gibi, yavaş yavaş kendine gelmek, ağır ağır eski normal şuuruna
kavuşmak gibi... Görüldüğü gibi, Tedriç Yasası burada da geçerli ve her varlık
için aynı. Birdenbire hafıza yerine gelmez. Bu "yerine geliş" zaman
alır, yavaş yavaş olur. Büyük ölçüde varlığın bizzat kendisiyle ilgili bir
husustur. Bu bir adaptasyon meselesidir. İşte, yukarıdan beri yapmaya
çalıştığımız açıklamalarla istek, irade ve imajinasyon arasındaki ilişkiyi bu
şekilde özetleyebiliriz.
Kaynak: Hayat, Ölüm ve Ötesi Kitabı
Kaynak: Hayat, Ölüm ve Ötesi Kitabı