Ana içeriğe atla

Farkına Varmak-Ergün Arıkdal

Bizler, doğrudan doğruya müspetleşen, olumlu hale gelen bir aurayı isteğimize bağlı olarak her zaman yaratamıyoruz çünkü sonuçta, dar şuur içerisinde bulunan konsantrasyonumuzun maddeye yönelik yoğunluğu oranında maddenin üzerimizdeki etkilerine kapılmış varlıklarız. Bunu hatırımızdan hiç çıkartmayalım; kısacası tam hürriyetimiz yok. Maddeden maddeye olan geçici de olsa aşırı konsantrasyonumuzdan dolayı, bizim için tam bir seçme hürriyeti söz konusu değil.






Elbette, "Istıraplarda negatif düşüncelerin, mutlulukta da pozitif düşüncelerin etkisi vardır," diyebiliriz ama bunlar da aynen yaşantılarımız gibi birer süreçtirler. Belki de, hayatın içerisinde ıstıraplı hareketlere maruz kalmayı biraz kestirme bir yol olarak seçmiş olabilirsiniz. Bu ıstıraplı hareketlerin sonucunda çeşitli negatif odaklanmalar, negatif geri beslemeler yüzünden yara izlerinin oluşması da mümkündür. Böylece karamsar bir duruma düşebilirsiniz. Negatifliği biraz daha duygusal bir şekilde yorumlarsak, insanda karamsar, şüpheci birtakım nevrotik durumlar, sinir bozuklukları meydana gelebilir. Vesvese içerisine düşebilir, başkaları hakkında her zaman iyi düşüncelere sahip olmayabilirsiniz. Bu durum, o andaki zaman ve mekan içerisinde, sizin içinde bulunduğunuz ıstırap akışının size getirmiş olduğu bir sonuç olabilir. Ancak aslında karakteriniz temel olarak böyle olmayabilir, daha pozitif düşünceleri saygıyla karşılayan, hep pozitif hareket etmeye özen gösteren bir kimse de olabilirsiniz. Zaman içerisindeki bazı zorlanmalar, bazı zorluklar sizi negatif düşüncelere sevk etmiştir. Bu nedenle hemen kendinizi suçlamanız ve hemen “Yanlış işler yapıyorum,” demeniz doğru olmaz çünkü insanların sürekli bir şekilde kendilerini hatırlamaları çok zordur. Devamlı olarak, “Şimdi buradayım, zaman ve mekanın icaplarına aynen uymuş vaziyetteyim” diyemeyiz; bunu yapmamız hep çok zor oluyor. Fakat bu zorluk, bu ilkeleri incelemeyeceğimiz manasına gelmez. Biz bu ilkeleri inceleyeceğiz, işin esasını bileceğiz ama bunda ne kadar muvaffak olacağımız ayrı bir iştir.
Aynı şey pozitif düşünceler için de geçerlidir. Yani mutluluk dalgaları içerisinde bulunurken; olayların, eprövlerin mutluluk tarzında algılandığı devreler içerisinde, pozitif diğerkam düşüncelerin veya yasaya, ilkelere uygun davranışların, yüksek uyum sağlama kabiliyetlerinin olması, ortaya çıkması gayet normaldir.


Demek ki, negatif veya pozitif düşüncelerin ortasında “nötr kalmak” sadece bir tampon yaratmaktan ibarettir. Yani geçici bir şekilde kendinizi savunuyorsunuz demektir. Tampon yaratmak, bir çeşit savunma mekanizmasıdır. Mutluluktan ve ıstıraptan gelen bilgileri en iyi şekilde değerlendiren benliklerimizin arasına bir tampon, bir rezistans koymak çok doğru bir şey değildir. Sonuçta bu benlikler sonunda tek bir benliğe, büyük benliğe, öz benliğe intikal edeceklerdir. Bu nedenle aralarındaki her tamponu kaldırmak lazımdır. Kısacası amaç, çok farklı benlikler veya maskeler taşımamak meselesidir.

Nötralize etmek doğru değildir; nötralize etmemeye çalışınız. Negatif düşüncelerinizi ele alın; “Yok canım böyle bir şey olmaz. Ben onun hakkında böyle kötü düşünemem, o çok iyi insandır. Bu da nereden aklıma geldi?” demenize lüzum yok. O negatif düşünceyi alın ve hemen onun manasını yazın. Ne düşündünüz? Şunu düşündünüz. Örneğin, “filanca kişi yalancıdır.” Bunu yazın ve irdelemeye çalışın: “Gerçekten yalancı mı? Ben ona niçin yalancı dedim? Bu ifadeyi niye kullandım?” Aranızda özel bir şey olmuş, belki verdiği bir sözü yerine getirememiş veya randevusuna geç kalmıştır. O gün sizin o haris, her şeye sahip olmak, her şeyde galip gelmek isteyen benliğiniz, o anda rencide olmuştur. Kısacası istediğini alamamış, galip gelememiştir. O benliğin kendini telafi etmesi, kendini savunabilmesi için o kişiye bir şey yapması lazımdır, böylece “Filanca sözünde durmayan namert, yalancı bir adamdır” deyip telafiler kazanması gerekir.

İşte, bu yolla bir negatif düşüncenin nasıl oluştuğunun farkına varmak lazım. “Farkına varmak” meselesi budur; vicdan muhasebesinin bir güzel organize edilmiş bir türüdür. Demek ki, nötralize edip onu yumuşatarak ortadan kaldırmak değil, farkına varmak esastır. Nötralizasyon iyi bir şey değildir çünkü hep böyle iki şeyin arasını bulmak ama hiçbir şekilde bir şeyi tedavi etmemek şeklinde sürer gider. Daha yürekli hareket edip meseleyi nötrleştirmeden, ister ıstırap ister mutluluk olsun, ister pozitif değer ister negatif değer olsun, olaylarla apaçık biçimde yüz yüze gelmenin yollarına bakmak lazım. Bunu yapamıyorsak, benlikler arasındaki bu çatışma şuuraltımızda başka türlü devam etmeye başlarsa birtakım psikolojik sorunlarımız oluşmaya başlar. En doğrusu, bu çatışmayı dile getirmek ve şuur ışığı altında canlı bir tarzda yürütmektir.

Yaşamın Amacı Kendini Bilmek - Ergün Arıkdal

Kaynak: https://www.facebook.com/Enstitu.biz/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. ...

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe...

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in...

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur...

Sembolizm Dersleri -5 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Aritmetik sayı dizisinde İlk çift ve tek sayısının toplamından oluşmuştur (2+3=5). Kutsal 60 sayısının 1/12’sidir. Öte yandan, ilk dokuz sayının ortasında bulunması nedeniyle, beş sayısında var olan bu birleştiricilik ve merkezilik özelliği, onun madde ve biçimde bir denge ve uyum sağladığı görüşünü ortaya koyuyor. Romen rakamı ile gösterilen (X) harfinin üst kısmı (V) beş olup, On' un yarısıdır. Dünyanın eski uygarlıklarının sembolizminde, Orta Amerika, Afrika, Çin, Hindistan’da yaşayan Dogonlar, Mayalar, Aztekler, Bombarlar’da saptandığı gibi, genel olarak, tek sayılar ERKEK, çift sayılar ise hep DİŞİ olarak değerlendirilmiştir. Bu görüşün ışığı altında beş’in dişi İki ile erkek olan Üç’ü eşleştirdiğini görmekteyiz. Öte yandan, iki sayısı dişi ve dünyevi (dünyaya ait) üç ise erkek ve semavi (göğe ait) olduğundan, beş aynı zamanda yerle göğü de birleştiriyor. Beşte hem erkek hem dişi prensip bulunduğundan iki cinsiyetti (androgyne) (androjin) bir sayı yani hünsal...