Ana içeriğe atla

Mutluluk nedir? Ergün Arıkdal

 Mutluluk nedir? Bu soru, o kadar rölatif bir soru ki, cevap verebilmek için bir antoloji yazmak gerekir. Çünkü hemen hemen herkesin kendine has bir mutluluk tanımı veya onu mutlu edecek yani sevince, vicdani hürriyete götürecek bir yolu, yöntemi vardır. Mutluluk anlayışı yörelere, kültür düzeylerindeki farklılıklara ve daha pek çok şeye göre değişir. Toplumdaki herkesi; genç bir kızı, genç bir erkeği, bir askeri ya da bir politikacıyı mutlu eden, neşe ve sevinç veren, onlara hürriyet kazandıran farklı olaylar, hedefler vardır. Farkında olduğumuz tek şey ise, sürekli bir şeylerin peşinde koştuğumuzdur ve bu böyle olmak zorundadır. Sürekli bir şeylerin peşinde koşmak zorundayız. Eğer peşinde koştuğumuz şeyleri fark edersek, şuurlu olarak koşuyoruz demektir. Bu da bize mutluluk yani sevinç getirir. Ne yaptığınızın farkında olmak, nereye gittiğinizi bilmek, gözü kapalı yürümemek, el yordamıyla hareket etmeden bazı şeyleri, konulmuş işaret taşları tarzında görmek çok insana sevinç verebilir. Çünkü bu, bir yerde tabiata uyum sağlamak, hatta ona hakim olmak, ona üstün gelmek gibi bir durum yaratır. Kudret kazandığınızın farkına varırsınız. Hayatı, bazı şeyleri fark ederek yaşarsanız, kudretli olduğunuz hissine veya zannına da kapılabilirsiniz yani bu bir zan da olabilir. Ama öyle bile olsa, insan bir sevinç duyar. Çünkü biz insanların en önemli zaafı, kudret sahibi olmak arzusudur. Kudretli olmak, birtakım güçleri elinde bulundurmak ve bu güçlerle diğerlerinden üstün olduğunu ispat etmek, insanlığın en büyük ihtiyacıdır. Yani insanlar hep egolarını büyütmek ve zenginleştirmek amaçlı bir çalışma içerisindedirler.




Sürekli olarak bir şeylerin peşinde koşmak iyi bir şeydir. Her şeyden önce ataletten kurtulmuş oluruz. Bu durum “Armut piş, ağzıma düş” şeklinde bir felsefemizin olmadığını, “her şey ayağıma gelsin” diye düşünen bir varlık olmadığımızı gösterir. Gerekirse gider, arar, bulur, işimizi hallederiz. Ancak burada asıl önemli olan, sahip olduğumuz niyettir. İşte, farkındalık denilen esas mesele de, bir şeylerin peşinde koşarken hangi niyetle, hangi maksatla koştuğumuzun farkında olmamızdır. Hayra hizmet eden niyetler ve şerre hizmet eden niyetler vardır. Yani, pozitif ve negatif enerjilerle çalışan veya onlarla yüklü olan niyetler ve hedefler vardır. Bunlar önemlidir, niyet çok önemlidir. Onun için hep mutluluk peşinde koşalım ama bilelim ki, mutluluk sadece bedeni hazlardan ibaret olan şeyler değildir. Yani beş duyumuz kanalıyla gelecek olan şeyler bizim mutluluğumuzun sürekliliğini sağlayamaz. Önce bunun farkına varalım. Mutluluk, beş duyu kanalıyla almış olduğumuz tesirlerden, algıladığımız izlenimlerden ibaret değildir.

Eğer mutluluğumuzun kalitesini artırarak ona daha yüksek nitelikler, vasıflar verebiliyorsak, yüksek mutluluklara, Hindu tabiriyle samadhilere ulaşabiliyorsak, bizi vecd gibi derin hallere götürebilen mutluluklar yaşayabiliyorsak, muhakkak ki beş duyuyu aşan bir mekanizmaya sahip olmamız lazımdır. Yani duyu kanallarının önündeki barajları kaldırmamız veya bizi sınırlayan o mekanizmaların musluklarını kapatmaktan çekinmememiz gerekmektedir. Çünkü ancak böylece iç varlığımızın idraklerine doğru, iç varlığımızın bize sağlayacağı imkanlara doğru kendimize yol açabiliriz. Bu arada önceleri iç varlığımızdan gelecek olan imkanları kullanmanın zorluklarını yaşayabiliriz ama bunun tadına bir varırsak, beş duyumuz kanalıyla gelen, hazlar dediğimiz o hedonik durumların ötesine geçmeye çalışır yani vicdani, psişik, ruhani tatminlere doğru gideriz.

Bazı insanlar; “ Senin kendini böyle psişik, mistik bir yola vurma sebebin, aslında fiziki tatminleri elde edemeyişindir,” diyebilirler. Oysa aslında onların böyle psişik, manevi tatminlere, sevinçlere, neşelere, iç sevincine, iç hürriyetine ulaşamamalarının sebebi, maddenin kendi üzerlerine vurmuş oldukları pençenin, o beşli pençenin izini taşımalarıdır. Beşli pençe, aslan pençesi beş duyuyu ifade eder. İşte böyle söyleyerek yanlış bir yorumda bulunan insanlar aslında, beş duyuyla hapsolup kalmış varlıklardır. İnsan bu durumunu bilir ama uygulamaya geçmekte gereken çevikliği bir türlü gösteremez. Ancak muhakkak ki zaman içerisinde bu durum değişecek ve beş duyu kanalıyla gelen hazların gerçek mutlulukla ilgisi olmadığı anlaşılacaktır. İnsanı insan yapan; beş duyuyu aşan izlenimleri alabilmek ve imajinasyon melekesini kullanabilmektir. Ve bunu sağlamak için gereken esneklik hiçbir zaman kaybedilmemelidir. Esneyememek, problemlerimizin artması demektir.

Yaşamın Amacı Kendini Bilmek - Ergün Arıkdal

Kaynak: www.facebook.com/Enstitu.biz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe...

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. ...

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in...

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur...

Sembolizm Dersleri -5 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Aritmetik sayı dizisinde İlk çift ve tek sayısının toplamından oluşmuştur (2+3=5). Kutsal 60 sayısının 1/12’sidir. Öte yandan, ilk dokuz sayının ortasında bulunması nedeniyle, beş sayısında var olan bu birleştiricilik ve merkezilik özelliği, onun madde ve biçimde bir denge ve uyum sağladığı görüşünü ortaya koyuyor. Romen rakamı ile gösterilen (X) harfinin üst kısmı (V) beş olup, On' un yarısıdır. Dünyanın eski uygarlıklarının sembolizminde, Orta Amerika, Afrika, Çin, Hindistan’da yaşayan Dogonlar, Mayalar, Aztekler, Bombarlar’da saptandığı gibi, genel olarak, tek sayılar ERKEK, çift sayılar ise hep DİŞİ olarak değerlendirilmiştir. Bu görüşün ışığı altında beş’in dişi İki ile erkek olan Üç’ü eşleştirdiğini görmekteyiz. Öte yandan, iki sayısı dişi ve dünyevi (dünyaya ait) üç ise erkek ve semavi (göğe ait) olduğundan, beş aynı zamanda yerle göğü de birleştiriyor. Beşte hem erkek hem dişi prensip bulunduğundan iki cinsiyetti (androgyne) (androjin) bir sayı yani hünsal...