Ana içeriğe atla

TÜRKİYE ' DE DEĞİŞİM HAZIRLIKLARI (2.Bölüm)


Ülkemizin içinde bulunduğu hal ve şartları spiritüel bir açıdan algılarsak, durumumuzun hiç de iyi olmadığını anlarız. Fakat bu, kesin bir mesele değildir. Elbette kendimize ait, bunca zamandan beri büyütüp geliştirdiğimiz, benimsediğimiz, kullandığımız birtakım değer yargılarımız vardır. Değer yargılarımızın boyutlarına, çerçevesine sığmayan konular arttığı sürece, bizlerin bu tarzda düşünmemiz normaldir.
"Mahvolduk, batıyoruz" tarzında laflar ede ede bu zamana geldik.
Batmak ne demek?
Biz dünyaya ticaret yapmaya gelmedik. Eğer dünyaya ticaret yapmaya geldiklerini iddia edenler varsa, asıl batacak olanlar onlardır. Ama onların batışı, güneşin batışı gibi varlıksal bir batış tarzında ele alınabilir.
Uzun zamandan beri gerek yayınlarımızda, gerekse konuşmalarımızda anlatmaya çalıştığımız fikir şudur: Bütün dünya bu değişimin tam merkezinde bulunmaktadır. Yani bir girdap meydana gelmiştir. Ve biz dünya yuvarlağı olarak artık insanlarıyla, canlı cansız tüm varlıklarıyla beraber bu girdabın ortasındayız. Yani oraya kadar çekilmiş vaziyetteyiz. Dolayısıyla bir değişime doğru, girdabın merkezinden öte tarafına doğru geçmeye namzet varlıklarız.
Bu bakımdan dünyamızda ve kendi ülkemizde olup bitenleri gayet dikkatle incelememiz gerekir. Yani bundan sonra olacak olayların şu anki olaylarla ilgisini şimdiden kurmak zorundayız. Ve nasıl bir gelişim içinde olunacağı hakkında da bilgi sahibi olmamız elbetteki çok faydalıdır. Yeni bir değişimin nasıl bir pozisyon yaratacağını, nelerin değişmek zorunda olduğunu kavramaya çalışmamız lazım. Bütün bu olup bitenler, sıkıntılı durumlar, değer yargı kalıplarımızın zorlanması; çerçeveleri genişletmek, aşmak konularındaki büyük mücadele halindendir. Sizlere çoğu kere bahsedildiği gibi tabii ki bunların büyük bir kısmı, bir identifikasyon yani "özdeşleşme" sorunudur. Değer yargıları ile bir özdeşleşme meydana gelmiştir, ayniyet kazanılmıştır. Bu; İnanç konusunda, düşünce konusunda, eylem konusunda ve bilgi konusunda olabilir. Çok çeşitli konularda olabilir. Bu aynileşme, birbirine benzeşme; bedeni kabullenme, kendini o sanma gibi bir durum olabilir. İşte bundan dolayı da birtakım bilgi ve düşüncelerle narsist bir karakter yani aynaya bakıp kendini beğenen insanın durumu gibi bir durum ortaya çıkar. Sıkıntılı pozisyonlarımızın en büyük sebeplerinden biri de kendi değer yargılarımızı çok beğenmemizden kaynaklanmaktadır. Bunlar; hırslı bir kendini beğenme, kendini merkez edinme, doğruluk ya da hakikat merkezi gibi görme rahatsızlığından ileri geliyor. İşte bunların değişimi bakımından yapılan bir takım etkilenmeler var. Bütün bu etkilenmeler sadece kendimizden kaynaklanan bir durum değildir. Aynı zamanda bir ara plan durumunda olan dünyanın asal planlardan, temel planlardan gelen birtakım değişim etkileri de bu sıkıntılı durumu oluşturmaktalar. Gayet kibirli, gururlu, kendini beğenen, üstelik " kainatta bizden ehemmiyetli insan yoktur" ifadesi ile tam bir putperest olup çıktık. Şimdi kolay kolay bu değer yargılarımızdan vazgeçip, daha kozmik bir tevazu oluşturmaya, kozmik bir sadeliğe ulaşmaya mecalimiz kalmadı. Bunu kendi başımıza yapamıyoruz. Yapacak durumumuz da yok. Eğitimimiz bize bunu öğretmedi. Özellikle dini kaynaklı, din dediğimiz yol ile ilgili ve onun diğer dalları ile alakalı olan bir sistem de kozmik tevazuyu, kozmik sadeliği insanlara pek öğretemedi. Her sistem daima, kendine ait değer yargılarını insanlara empoze etmek suretiyle onları kendisine mal etmeye çalıştı. Şimdi de tamamen maddesel bir anlayış içerisinde " batılılaşmak, demokratikleşmek " vs. tarzında yeni bir özdeşleşmeye, yeni bir ayniyete doğru gitmeye çalışıyoruz. Mesele bu isimlere takılıp kalmak değil, uyum sağlayabilme niteliğini kazanabilmektir. Acaba gerçekten bundan evvelki öğretiler, eğitimler bize uyum sağlamayı, yani kozmik bir ayniyeti öğrettiler mi? Eğer öğrettilerse elbetteki uyum sağlanması daha kolay olacaktır. Bu bakımdan pek fazla tedirginliği gerek yoktur.

Kaynak: Ergün ARIKDAL
Büyük Değişimin Eşiğinde
Anadolu Misyonu
Sf: 106-108



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. 

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe

Şifacılık Nedir? Nasıl Yapılır

Şifacılık Nedir Şifanın sözlük anlamı bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulmasıyla hastalıktan kurtulmaktır. Şifacılığı genel anlamda ele alırsak hepimizin genellikle hasta olduğumuz zaman başvurduğumuz tedavi edici kişi veya kurumlar vardır. Bu, öncelikle üniversitelerde yetişen resmi hekimler olmalıdır. Daha doğrusu günümüz tıbbı; her yönüyle fizyolojik bir öğrenimle, dıştan içe doğru nüfuz etmeye çalışan bir bilim dalı olarak tedavi etmeye çalışır. Bu konuda az çok hepimizin bir genel kültürü vardır. Bir diğeri ise metafizik şifadır. Bu içten dışa doğru gerçekleşen bir şifadır. Şifa genel olarak iki şekilde ele alınabilir: 1. Manyetik Şifa, Manyetik-Telkin karışımı şifacılık Manyetik kuvvetin insan organizmasına etkisi bilinen bir gerçektir. Nasıl bir mıknatısın çekme ve itme özelliği mevcutsa, insan organizmasında da bu özellik vardır. En basitinden manyetik nefes, el ile sıvazlama, pas (mesh), manyetize edilmiş su, bitki vs. manyetik şifacılığın yaygın uyg

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in

Realite ne demektir? Ruhsal Kavramlar Çalışması

Realite ne demektir? Cevaplar: 1.1   Realite (fr.) →sözlük anlamı; gerçek, gerçeklik. (TDK) 1.2. Varlığın madde ile ilgili kavram, anlam değer ve şuur halinin hakikat (verite) karşısındaki durumu. Hayata verilen değer, görüş açısı. Varlığın genel bilgisi içinde kendisi ve eşya hakkındaki taşıdığı samimi fiili kanaat. (Metapsişik Terimler Sözlüğü-Ergün Arıkdal) 1.3. Realite bilgisi, varlığın, zaman ve mekan bakımından, şuur sahasının belirli bir kısmını ihtiva eder (Celse:53 Sadıklar Planı) Spiritüel realite, bu devrede ulaşılacak son realitenin bir evvelkidir. (Celse: 145 Sadıklar Planı) 1.4. Realiteler, duyular yoluyla elde etmiş olduğumuz birtakım bilgilerin tipleridir. Asıl realitemizi oluşturan konu, bedene hakim olan ruh varlığının kendi öz yapısıdır.       (Tekamül-Ergün Arıkdal) Derleyen: Neslihan Özkan-Arad