Ana içeriğe atla

TEKRARDOĞUŞ VARDIR



İnsanlar tekamül etmek için tekrar doğarlar. Ruh bütün evrenlere dağılmış olan Tanrı Kanunları'nı, insan bedenini kullanarak araştırır ve öğrenmeye çalışır. Fakat bu bilgi tek bir hayat içerisinde elde edilemez, çünki bilgi sonsuzdur. Ruhlar, evrenin her yerinde tekrar tekrar doğarlar. Her tekrardoğuşunda biraz daha bilgi ve tecrübe kazanarak yükselir. Gerileme yoktur, yani insan gene insan olarak doğar; ceza olsun diye bitki ya da hayvan bedeninde doğmaz. Ruh, insan değildir; ruh, bitki ya da hayvan da değildir. Bunlar tekamül araçlarıdır. Bunun için ruh, bitki, hayvan ve insan bedenlerini kullanır. Her tekrardoğuş yeni bir role bürünmektir. Ruh, her seferinde dünya sahnesinde yeni bir rol oynar ve işi bitince çekilir. 

Geçmiş hayatlarımızı neden hatırlamıyoruz? Çünki unutan bedene ait hafızadır; ruha ait olan hafızamız hiç bir şeyi unutmaz. Yeni bir bedenle, yeni bir hayata başlayan ruhun, dünya hayatında başarılı olması için geçmiş yaşamını unutması gerekir. Geçmiş yaşamları hatırlamak, şimdiki hayatımızın sebebini bilmek demektir. Halbuki dünya hayatının gayesi, deneye yanıla çaba göstermek ve tecrübe kazanmaktır. Bu sebeple geçmiş hayatlarımızı unutmamız büyük bir kolaylıktır. 



Geçmiş hayatlar kendiliğinden ve deneysel olarak hatırlanabilir. 

Gerçek adalet tekrardoğuşla sağlanır. Çünkü evrenin idaresi; bazı insanlara uzun ömür, zenginlik, sağlık, güzellik ve şans dağıtırken, bazılarına kısacık bir ömür, fakirlik, hastalık, çirkinlik ve bahtsızlık vererek keyfi davranan bir tanrının elinde olmadığı gibi, tesadüflerin elinde de değildir. Evrende her şey Tanrı'nın koyduğu Kanunlar'la işlemektedir. Tesadüf yoktur. İşte, gerçek adalet, Sebep-Sonuç Kanunu'na göre sağlanır. Daima bir Tanrısal Dengelenme vardır. Yukarıdaki maddi değerler, ruhun bilgi ve tecrübesini artırmaya yarayan vasıtalar olup, hepsi dünyada kalacak olan göreceli değerlerdir.

İnsan kaderini kendi oluşturur. Çünki Tanrı, varlıklarını bu kabiliyette yaratmıştır. Maddesel evrende her şey Sebep-Sonuç Kanunu'na göre yürür. Bu kanun gereği, ne ekersek onu biçeriz. Yaşadığımız bütün olaylar, başımıza gelen her şey, daha önceki hayatlarımızda yaptıklarımızın doğal sonucudur. Bir hayatın sonucu, gelecek hayatı hazırlar. Bir hayat kendisinden önceki hayatın sonucudur. Tanrı kimsenin alnına kara yazı yazmadığı gibi, kimseyi kayırmaz; dili, dini, cinsiyeti, ırkı ve milliyeti ne olursa olsun, bütün insanlar O'nun nazarında birdir. İnsan, kendi bilgi ve görgüsüyle sınırlı hür bir iradeye sahiptir; yani seçme yapabilir. O halde Sebep-Sonuç Kanunu'na göre iyilik de, kötülük de insandandır ve asla bir adaletsizlik söz konusu değildir. Ne kadar ıstıraplı olaylar yaşarsak yaşayalım, ne başkalarını ne de Tanrı'yı suçlama hakkına sahip değiliz. Çünki her şeyin sorumlusu insanın kendisidir. Seçmenin sorumluluğu insana aittir. 

İnsana hatalarından dolayı ceza değil, telafi imkanı verilir. Çünki mükemmel olan Tanrı, mükemmel olan ruhu, maddesel tecrübesizliğinden dolayı azarlamak ve cezalandırmak için yaratmamıştır. Evrenin hiç bir köşesinde ruhu yakabilecek bir ateş mevcut değildir. Dünyada beden vası tasıyla tekamül etmekte olan ruh, dünyanın şartları gereği ancak deneye yanıla, hata yaparak bilgi edinebilmektedir. 

KAYNAK:" İNSANLIĞI BİRLEŞTİREN GERÇEKLER" Kitapçığı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. 

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur. İy

Eş Zamanlılık

Eş zamanlılık, aynı zamanda eş anlılık, senkroni, senkronizm   olarak ta kullanılır.   Anlamlı, aynı veya benzer kavramı içeren, fakat   nedensel bağlantısı olmayan iki yada daha çok olayın eş zamanlı oluşumudur. Bunu hepimiz yaşantımızda zaman zaman gözlemişizdir. Tam uzun zamandır görüşmediğiniz bir arkadaşınızı düşünürken, telefon çalar, arayan o arkadaşınızdır. Aklınızdaki bir sorunun cevabı, otobüste yanınızda oturan kişinin okuduğu dergide bir başlıktır. Tam iş değiştirmeyi düşünürken gelen bir teklif size çok daha uygun, kendinizi gerçekleştirebileceğiniz iş olanaklarını size sunar. Eşzamanlılık nedensellikten farklıdır. Nedensellik, sonuç aracılığı ile sabit bağlantı içerdiği halde, eş zamanlılık, uyum, denklik veya anlam aracılığı ile sabit olmayan bağlantı içerir. Eşzamanlılık, sürekli bir dünya dokusu oluşturmak için, birbiri ile ilişkisiz olayların birbirine örüldüğü bir kozmozu işaret eder. Eş zamanlı olayların bazı özellikleri vardır. Öncelikl