Ana içeriğe atla

Sembolizm Dersleri - 1 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlam.


Bünyesinde tüm sayılan barındıran bir niteliğe sahiptir ve diğerlerinin oluşumunu sağlar. Hem tek, hem de ilktir; yani Tanrı gibidir, yaratıcıdır. Pers-Arap alfabesinde Allah kelimesi, bu alfabenin ilk harfi olan elif şeklinde yazılmakta olup, bir ve tek olan kavramın sadece Allah'a özgü olduğu anlamını taşır.

Ebcet hesabı yaparken de elifin değeri bir olur. Bir sayısı prensibi ifade eder ; evrendeki her şeyin kaynağı, diğer bir deyimle, hareket noktası ve kozmik varoluşun merkezindedir. Dünyada ilk yaratılan insan olan Adem (adam) de alfabenin ilk harfi dan (A) ile yazılır ve okunur. İslam felsefesine göre, nasıl ki birin varlığını inkâr edemiyorsak. Allah’ın varlığını da inkâr etmek mümkün değildir. Zira O’nu inkâr etmek, her şeyden önce kendi varlığını kabul etmeme anlamına gelir. Bu yönden İslâm çift sayılardan çok, tek olan sayıları benimser. 3,5,7,33,41 ...gibi sayılar daha çok dinsel yorumla ilgili olurlar. Cami kubbelerinin üstündeki alemlerin atında 3 küre bulunur..



Cebirde her sayının bir halefi (sonra geleni)vardır. Örneğin, İkinin'ki 3, üçün'ki 4...Oysa ki, 1 sayısı hiç bir sayıdan oluşmamıştır.. yani bir selefi (önceli) yoktur. Antropologlara göre bir sayısı, bir ayağı üstünde dikine durabilme yeteneğinden yaralanan tek yaratık olan "İNSANI" yansıtmaktadır.



Kaynak: Semboller ve Yorumlar Cilt-1 Necmettin Ersoy




Spiritüalizmin Bakış Açısından "1"Sayısı







Bir sembolü, ilksel birlik, başlangıç kavramlarını ifade eder. Bunun yanında sembolün ilk hareketi başlatanı; yani Tanrı’yı sembolize ettiği, tüm olasılıkların toplamı ve aynı zamanda öz olduğu, merkez, tohum sembolleri ile bağlantılı olduğu ve ayrıca birin bölünemez olduğu bilgisi de vardır.


Bir sembolü izole olmakla ilişkilidir ve önce düaliteyi, dolayısıyla da çokluluğu, onun ardından da nihai birliği başlatan prensip olduğu varsayılır. Bir sayısının iki temel özelliği vardır; birincisi ilk sayı oluşu, ikincisiyse diğer sayılardan oluşmadığı halde oluşan tüm sayıların içinde bulunmasıdır.


Çin sembolizminde Bir sembolü yang’dır; yani eril, göksel ve uğurlu olandır. Taoizm’de Tao Bir’i yaratır, Bir ikiyi, iki üçü ve üç ise herşeyi yaratır. Çin felsefesine göre ilk başta En Büyük ve En Yüksek vardı ve bundan En Büyük Bir doğdu ve büyüdü; bu sonraları, iki ilke olan yin ve yang’a bölündü ve bunlardan da beş element (tahta, ateş, toprak, maden, su) doğdu. Bu beş elementten ise on bin nesne gelişti. Konfiçyüsçü düşünürler ve Lao-zi, Bir’in bir bütün ve Mükemmel varlık olduğunu ifade etmişlerdir. Yaratıcı faaliyetin asli gücü büyüktür, tüm yaratılış bunun sayesindedir ve bu güç tüm göğe yayılmıştır.


Hıristiyan Tradisyonunda ise Bir, Baba olan Tanrı’nın, Uluhiyet’in sembolüdür. Yahudilikte Tanrı Adonai’nin, En Yüksek Olan’ın temsilidir. İslam’da bir sembolü birlik, Mutlak olan ve kendi kendine varolan Tanrı’dır. Pisagorculuk’ta ise Ruhun sembolü, herşeyin kendisinden sadır olduğu Tanrı, öz ve Monad’dır.



Eski Türk yazıtlarında Kelam, “ağızdan ağıza aktarılan bir” olarak ifade edilir. Neo spiritüalizmin kurucu üstatlarından Ergün Arıkdal bir sembolü ile ilgili şu bilgileri veriyor:


“Antropologlara göre bir sayısı ayakta duran insanın sembolüdür. Özellikle insan, dik duran bir maymun olarak ele alındığı zaman, bir simgesi daha anlamlı hale gelmektedir. Antropologlara göre insanın ayakta dik duran bir maymun olması onun akıllı ve zeki olmasından daha önemlidir. Çünkü ayakta durabilmesiyle zeka fonksiyonlarının pek çoğu harekete geçmiştir. Böyle zannedilmektedir. Yani insan ayakta duramasaydı bugünkü kadar akıllı ve zeki olamayacaktı. Ayakta durmasının kendisine sağladığı birçok faydalar vardır ve bu sayede çok değişik fonksiyonlarda bulunabilmiştir. Bu şekilde zekası ve aklı da gelişmiş olmaktadır. Dolayısıyla antropologlara göre insanın ayakta durması zeki ve akıllı olmasından önce gelir. Bu husus arkeolojik olarak birçok simgelerde gösterilmiştir; özellikle baston, dikili taş vs. bu objeler insan ile bir arasındaki ilişkiyi gösterir gibidir. Özellikle faal, aktif insanı… Hatta daha da ileri giderek, yaratma işlemiyle birleşmiş olan insanın da bir ile temsil edildiğini söylerler. Elbette bu antropologların, teorisyenlerin ve teologların ifadesidir ama genelde hep bu kanaldan hareket edilmiştir. Buna rağmen bir aynı zamanda ilkeyi, prensibi de simgeler. Bu, tek olan prensiptir. Bütün ortaya atılmış olan ne varsa prensip içinde tezahür etmiştir. Ve gene de bütün bu tezahürler sonunda bu tek olan prensibin içinde yok olurlar. Aşağı yukarı Kuran’daki “Sonunda Tanrı’ya dönersiniz” ifadesiyle bu prensip anlatılmış gibidir. Bu aktif bir prensiptir. Bir bakıma Yaradan’dır. Herşeyin kaynağı ve sonu, evrensel ve varlıkbilimsel merkez olan varlığın simgesel yeri de Bir’dir. Yani Bir olanla bütün bunlar anlatılmak istenir.


Ayrıca üstün bir varlık sevgisinin bilgisiyle insanı yükseltmek için vasıta olan vahiy de bir ile simgelenir. Bir bakıma vahiy yani tebliğlerin yekunu üstün bir varlık seviyesinin bilgisiyle insana gelmektedir. Tek bir merkezden çıkıp gelmektedir. Ve güneş gibi ışın saldığı için mistik bir merkez olarak bir kabul edilmiştir. Bir olandan intişar etmiştir. Burada bir ile birlik’i birbirinden ayırt etmek gerektiğini düşünüyorum.

Arapça’da vaht “bir” demektir. Bunlar her ne kadar aynı kelimenin türevleriymiş gibi görünüyorsa da anlam bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Birlik, çokluğun birliğini ifade eder. Vahdet, çok olanın biraraya gelişidir. O tek başına, yegane olan anlamında değildir. Birleşmiş bir çokluğu; yokedilemeyen, bölünemeyen birliği anlatır. Bir tür Mutlak Varlık gibidir. Müşterek bir ölçüsü yoktur. Mütealdir, biriciktir, bir bakıma Tanrı anlamına da gelir Vahdet… Çokluktan tekliğe indirgenmiş olmayı ifade eder. Ama bu “Bir Olan” anlamına gelmez. Örneğin, İslam Tasavvufundaki “Vahdeti Vücut”, yani mevcut olan, var olan, yaratılmış olan şeylerin birliği tekliği prensibi ele alınır ki burada Tanrı’yla birleşme manası yoktur. Çünkü orada kullanılan “Vahdet” kelimesi çokluğun birliğini ifade etmek için kullanılmıştır”.


Tanrı’yı temsil eden bir sayısı sembolizmde bazen daireyle, bazen de noktayla ifade edilmiştir. Bir sayısı, sayıların ve harflerin birbirleri ile ilişkilendirilmesini temel alan okült çalışmalarda genelde alfabenin ilk harfi ile karşılanır. Allah sözcüğü, Arap ve Fars alfabesindeki, sayısal değeri 1 olan elif harfi ile başlar. Allah sözcüğünün ilk harfi de 1 şeklindedir ve ebcet hesabındaki değeri 1’dir.


Bir her zaman aynı ve değişmezdir. Bu nedenle de kendisiyle çarpıldığında yine kendisini verir. Bir, Pisagorcular ve onların etkisi altındaki düşünürler tarafından gerçek bir sayı olarak ele alınmamıştır, çünkü Euclid’in kabulüne göre bir sayı birimlerin oluşturduğu bir toplamdır. Kobel’e göre bundan bir’in bir sayı değil bir yapıcı, diğer bütün sayıların temeli olduğu anlaşılır. Bir, sayıların ilk başlatıcısı olduğundan, tek sayı olsa da, eril ilkeye daha yakın durmasına rağmen hem eril hem de dişil olarak görülür. Bir, ilahiliğin sembolüdür çünkü ilahilik Ruh’tur. Ruh ise çoklukla tanımlanan maddeden tamamen farklıdır ve dolayısıyla bir’in zıddı yoktur. Bir Hint bilgesine göre “Bir, dünyaya ısı yayan güneştir”.


Araştırmacı Schimmel’e göre Bir, ilksel bir’in, bir ikincisi olmayan ilahinin, kutuplaşmamış varoluşun simgesi olmuştur. Sembol, ilişkiyi, bütünlüğü ve birliği kapsar ve kendi içine dönüktür, ancak yaratılmış bütün varoluşun ötesinde durur. Gerçek birlik kavranamaz, ama bununla birlikte ortada bir düalite mevcuttur. Kutupsallık tanımayı sağlar. Sıfatlarla nitelenen herşey ancak kutupsallık sayesinde tanınabilir, örneğin büyük ve küçük; yüksek ve derin, acı ve tatlı gibi… İlahilikse bütün bunların ötesindeki mutlak varoluştur.

Kaynakça
· COOPER, J.C.; An Illustrated Encyclopedia of Traditional Symbols; Thames&Hudson; Slovenia, 2008.
·
 SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
·
 EBERHARD, Wolfram; Çin Simgeleri Sözlüğü; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.
·
 SCHIMMEL, Ann Marie; Sayıların Gizemi; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. 

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur. İy

Eş Zamanlılık

Eş zamanlılık, aynı zamanda eş anlılık, senkroni, senkronizm   olarak ta kullanılır.   Anlamlı, aynı veya benzer kavramı içeren, fakat   nedensel bağlantısı olmayan iki yada daha çok olayın eş zamanlı oluşumudur. Bunu hepimiz yaşantımızda zaman zaman gözlemişizdir. Tam uzun zamandır görüşmediğiniz bir arkadaşınızı düşünürken, telefon çalar, arayan o arkadaşınızdır. Aklınızdaki bir sorunun cevabı, otobüste yanınızda oturan kişinin okuduğu dergide bir başlıktır. Tam iş değiştirmeyi düşünürken gelen bir teklif size çok daha uygun, kendinizi gerçekleştirebileceğiniz iş olanaklarını size sunar. Eşzamanlılık nedensellikten farklıdır. Nedensellik, sonuç aracılığı ile sabit bağlantı içerdiği halde, eş zamanlılık, uyum, denklik veya anlam aracılığı ile sabit olmayan bağlantı içerir. Eşzamanlılık, sürekli bir dünya dokusu oluşturmak için, birbiri ile ilişkisiz olayların birbirine örüldüğü bir kozmozu işaret eder. Eş zamanlı olayların bazı özellikleri vardır. Öncelikl