Meşhur
tarihçi Edward Gibbon’a göre Roma'yı çökerten başlıca sebepler 5 tane:
1-Toplumun
temel birliği olan ailenin yıkılması (ya da yozlaşması) ve boşanma sayısının
çoğalması.
Vaktiyle
Roma'da, aile birliğinin, karı kocalık arasındaki bağların bozulması,
çözülmesi diye bir mesele bilinmezdi veya pek az bir miktarda bulunuyordu.
Buna karşılık M.O. ilk asırda boşanmalar, bilhassa yüksek sınıflarda o kadar
arttı ki, tam anlamıyla "normal" olarak kabul edilmeye başlandı.
"Boşanmak için evleniyorlar, evlenmek için boşanıyorlardı." Evlilik,
yasal bir erginlik davranışı olmuştu. Başka bir ifadesi kalmamıştı.
Bugün
durum aynen böyledir. Yaşı müsait olan çocuklar hemen evleniyorlar, fakat
sadece cinsel zorlukları ve baskıları sebebiyle olduğu için, tatmin devresinden
sonra eşler birbirini terk ediyor; yeniden evlenmek üzere...
Evliliklerin
%75'i fiyasko, %25'i mutlulukla son bulan bir dünyada, evlilik süresi bir
seneyi geçenler %35'i geçmemektedir.
Toplumun
temel birimi olan aile birliği antik bir şekilden ibarettir. Enkarne ruhların
terbiye, yetişme, öğrenim, kısaca tekâmülleri için gerekli fonksiyonunu
yitirmiş, sözde mutlu birliktir artık.
Ekonomik
güç birliği zorunluluğu yüzünden ailede otorite ve. yönetici unsur dağılmıştır.
Baba ve anne arasındaki kıl payı kadar bile farkın olmaması ya da böyle istenmesi,
aile yuvasını pansiyon hâline getirmekte gecikmemiştir. Çocuk gereken terbiye
ve disiplini almadan, en erken şekilde baştan defedilen bir, külfet hâlindedir
bugün. Çok gelişmiş ülkelerdeki bu durum, bilinen bir durumdur. Orada 13 - 15
yaşındaki çocuklar aileden kopmuştur, hayatlarını kendileri kazanır,
pansiyonda yaşarlar. Bu nesiller o ülkelerin geleceğidir ve o gelecek Roma'nın
geleceğine pek yakından benzemektedir.
2-Vergilerin
aşırı derecede ağır olması Ve delicesine para harcamaların artması. Roma
parasının değeri düşmüştü, imparatorluğun hâkimiyeti altında bulunan verimli topraklar
teker teker elden gidiyor ve üretim gitgide azalıyordu. Gayrisafi millî hasıla
azalmış, askerî masraflar fevkalâde çoğalmıştı. Bir ülkenin kudretini gösteren
gerçek ölçü, halkın ruhsal, ahlâksal ve zihinsel karakter içinde gayrisafi
millî hasılanın yahut ekonomisinin artışı olacaktır. Bilhassa
"karakterin" yozlaşması önemliydi.
Bencillik
ve doymak bilmez bir hırs yüzlerce seneden beri toprak elde ediyor ve büyüme
histerisi millî bir hastalık hâlini alıyor. Şimdiki gibi...
Süper
devlet denilen toplumlarda bu büyüme hırsını, egoizmasmı görmemeye olanak yok.
Bu genişleme sonucu vergilerin korkunç derecede artması, buna paralel olarak
fantastik bütçelerle delicesine harcamalar. Uzay araştırmaları, eğlence masrafları;
güzellik ürünlerine Batı'da harcanan para trilyonları geçiyor. Giyim ve
yiyecek masrafları da onun kadar.
Bir
halkın karakteri bir milletin büyüklüğünden, zenginliğinden çok daha
önemlidir. Babil, Iran, Yunan, Roma, İspanya, Osmanlı ve Fransa, sırayla
dünyanın en zengin milletleri olmak durumlarını geçirmişlerdir.
Bu onları kurtaramadı
ve sonunda, zenginlikleri onlara birtakım harabeler bıraktı.
Tarih
şunu gösteriyor ki, vergi, borç ve enflasyonun amansız artışı gururlu Roma
imparatorluğu’nun yıkılmasını hazırlayan beş sebepten biri olmaktadır. İnsanların
"seviyelerinin üzerinde yaşamak arzusu", "düzenli olarak
borçlanmaları ve sık sık iflâs hareketlerinin gözükmesi", bugün sanki
Roma'yı taklit ediyormuşcasma tekrar ediyor.
3-
Bütün bu şartlara rağmen Roma'da "eğlenceye karşı devamlı şekilde gelişen
bir rağbet ve çok sert karakterli sporlar" aynen devam etmiştir.
Sefahatin,
israfın, çılgınca masrafların, günlerce süren eğlencelerin dedikoduları hâlâ
vardır. Öyle eğlenceler ki, vaktiyle bunların aynını yapmak biraz zordu. Fakat
artık bu zorluk geçildi ve üzerine tüy de dikildi. Dünyanın sefahat ve eğlence
düşkünlüğünü, hele hele sporlardaki vahşeti uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Demek oluyor ki, Roma'nın dejenere yaşantısı modern yaşantı olarak tam anlamıyla
ortaya çıkmış bulunmaktadır.
4-Düşmanca
hücumların durmadan artan tehditlerine karşı koymak üzere silâh üretimindeki
gelişme Roma'nın yıkımını sağlamıştır. Büyüklüğü, zenginliği, üstünlüğü
muhafaza etmek, geniş toprakların bütünlüğünü devamlı kılmak, çok sayıda
askerî gücü hazır bulundurmakla oluyordu. Bu ise muazzam masrafları gerektiriyordu.Ayrıca
bu güçler, sonunda Roma'nın idaresinde başlıca rolü oynadılar. Şimdi de durum
aynen böyledir. Milletlerin ekonomik bünyesinde en büyük yer savunma
giderlerine harcanmakta, korkunç güçteki silâhların yapımı büyük bir hızla
gelişmektedir. Savaşların ardı arkası kesilmiyor. Kahredici savaş aletlerinin
bulunmasıyla övünülüyor. Tehdit, tehdit, tehdit... Bu artan potansiyel, bu
sıkıştırılan yay ve zemberekler sonunda zaptedilemez hâle gelecektir. Toptan
bir savaş herhalde dünya haritasının şeklini tamamen değiştirecektir.
5-
Halka rehberlik etmeyi bir yana bırakan, karmakarışık merasimler hâlini alan
dinlerin düşmesi. Roma, devrinin bütün dinlerini taşırdı. Her millete ait
mabet vardı. Ve bu mabetlerde, sadece bol bol merasim yapılır, fakat halkın
manevî olarak eğitilmesi yapılmazdı. Siyasete vasıtaydı. Maddî çıkarların
sağlanması, iktidardakilerin halk üzerindeki otoritesini artırmaya aracı olması
gibi ödevleri vardı ve gerçek dinsel hareketle bir ilişkileri yoktu.
Az
veya çok, dünyanın her yanında bu durumu görmek mümkündür. Böylece
Roma'yı yerle bir eden beş ana sebep, ne yazık ki, bilgisizlik sebebiyle bugün
de irili ufaklı her ülkede ortaya çıkmıştır. Tekâmül Devreleri'nin sonlarında
böyle durumların meydana gelmesi olağandır.
Büyük Sentez Tekamül-Ergün Arıkdal