Ana içeriğe atla

KENDİNİ BİLME YOLUNDA ÇALIŞMAK


" Kendini Bilme " çalışması varlığımız yeryüzünde bulunduğu müddetçe, son nefesimize kadar sürecek bir çalışmadır. Kendini bilme çalışmasında her attığınız adım bir öncekini aşacağı için, başarınızın da sonu yoktur. Yani her seferinde daha başarılı olabilirsiniz. " Bu işte başarılı oldum, bu işi başardım, üstesinden geldim," diyerek diplomanızı alabileceğiniz bir çalışma değildir bu.
Kendini bilme çalışmasının, nefsine hakim olma yani ağırlıklardan kurtulma çalışması olduğunu hatırdan hiç çıkartmamak lazımdır.
Çok değişik kişiliklere sahip olduğumuzu ve bu kişilikler arasından kendimize ait olan hakiki kişiliğimizi yaratmamız gerektiğini; ne toplumdan ne insanlardan, ne de herhangi başka bir şeyden korkmadan, çekinmeden kendi öz kişiliğimizi yaratmamız ve bu öz kişiliği yaşamamız gerektiğini unutmamak gerekir.
İnsanın sık sık kendini hatırlama süreci içerisinde bulunması, bu çalışma için çok faydalıdır. Bu, eşkoşmanın olmaması demektir. Yaşam içerisinde bizler kendimizi kapıp koyuveririz, olayların içerisinde kaybolur, onlarmış gibi oluruz, eşkoşarız.
Dolayısıyla bu, kendimizi hatırlamamıza engel olur. Ve kendimizi bilmenize de engel olur. Bir takım yalanlar arasında kalırız, savunma mekanizmaları kullanırız, teviller yaparız. Oysa bu telilleri kullanmamak gerekir. Gerçekleri konuşmayı da konuşturmayı da öğrenmemiz lazımdır.
Bizler kendimize ister istemez yalan söyleriz, kendimizi aldatan bir takım yalanlar içerisinde kalırız. Sonra yanlış imajinasyonlar kullanırız, yanlış tahayyüller içerisinde kalırız. Bütün bunları da kontrol altına almak gerekmektedir.
Tabii bunlar hemen kontrol altına alınacak şeyler değillerdir, uzun uzun çalışılması gerekir. Insanın kendi varlığı üzerinde samimi ve ciddi bir şekilde bir atölye kurması lazımdır. Orada marangozluk, ciltçilik, tornacılık öğrenir gibi atölye çalışması yapmak, pratik yapmak zorundadır. Atölye çalışması demek, pratik yapmak demektir. Atölye çalışması yapmadan menfi (negatif) duygularınızı ortadan kaldırmanız mümkün müdür? " Efendim, insanları severim, insanlar birbirini sevsin," şeklindeki düşünceler insanların kendilerini kandırmalarından başka bir şey değildir. Bunu söyleyenlerin hiçbiri aslında insanları sevmemekte kendinden başkasını sevmemektedir. Bu tür örnekleri TV'de rastlıyoruz; bazı sunucularımız sürekli olarak, "Biz insanları çok seviyoruz, sizleri çok seviyorum " gibi hayranlık ifade eden sözler kullanıyorlar. Bunlar değişik yalancı yüzler takılarak yapılan işlerdir. Biraz ters laf söyleyin, bakın arkasından neler çıkıyor. Mis ellerini de görüyoruz zaten. Demek ki bunlar, insanların kendilerini kandırmalarıdır, yanlış tahayyülleridir.
Gerçi samimiyet ancak tatbikatlı olur, atölye çalışmasıyla olur. Gerçek sevgi de, sevmek de bir atölye çalışması gerektirir. Tıpkı tahta üzerinde oyma işleri yapan birisinin büyük bir incelikle o oymaları teker teker meydana getir işi gibi, en küçük bir fikir üzerinde bile hassasiyetle durmak gerekir. Atölye çalışması budur. Menfi Duygulardan başka türlü kurtulu namaz. "Ben insanları seviyorum." Hayır sen insandır sevmiyorsun ! Bunu söylemek de zaten aslında insanları sevmediğinin bir ifadesidir. Sık sık Bunu söyleyen insanlar, insanları sevmediklerini saklamak için bunu söylerler. Insanları seven bir kişi bunu söylemez, bunu hareketleriyle ortaya koyar, yaptığı işlerle ortaya çıkar. Dürüst hareket eder, vicdanlı hareket eder, vazifesini yerine getirir. Düşeni kaldırır," Benim sınıfım,senin sınıfın " şeklinde düşünmez.
Birçok yüksek İslam tarikatında nefis terbiyesini hedefleyen bu tür ekol çalışmalarına ait çok güzel bilgiler, çok güzel örnekler ve egzersizler verilmiştir. Bu egzersizleri daha modernize edilmiş şekilde uygulamak da mümkündür.
İmajinasyonumuza, tahayyülümüze, hareketlerimize sahip olmamız, yalan şeyler düşünmememiz, gündüz düşleri görmememiz gerekir. Yaratıcı imajinasyon başka şeydir, yalan yanlış tahayyül başka şeydir. Yaratıcı imajinasyon çok güzel bir şeydir fakat yanlış tahayyüller, şaşırtıcı tahayyüller, insanın yalan söylemesini fiiliyata kadar getirebilecek hususlardır. Bu konuda size " İnsanın Gerçeği Kendini Bilmek (P.D.Ouspensky) " isimli kitabımızı tavsiye ederim. Bu kitap çok temel bilgiler içeren ve bu devrin insanlığının realitesini uygun olarak hazırlanmış güzel bir rehber kitaptır.
Sonsuzluk Yolcusu
Evrensel İnsan
Ergün ARIKDAL
( Sf:13-14-15 )




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enkarnasyon Nedir? Dr. Bedri Ruhsalman

Enkarnasyon Nedir? Enkarnasyon ete girmek demektir. Yani ruhların bir beden aracılığı ile belirmesidir. Böyle bir ilişki , ruh ile maddeyi birbirine bağlayacak olan bir aracıya ihtiyaç gösterir ki, buna Perispiri denir. Yani ruh, kendinde saklı olan tesir gücü ile, perispiri aracılığı ile ineceği dünyaların maddelerinden o dünyadaki yoğun bedenini kurar. Kaba madde ile sıkı bir bağlantı demek olan bedenlenme veya enkarnasyon olayı, dolayısı ile serbest irade ve şuurda da bir daralma ve bir nevi kararmaya sebep verir. Tekâmül ihtiyaçlarımızın belirli hale getirdiği bir takım tertipler, sevk edişler himaye ve yardım atmosferi içinde bir hayat mevzu bahistir. Ve dünyada bunlardan kurtulup kaçmak bizim elimizde olmaz. Enkarne olmuş varlık, bütün bu şuurlu tertip ve nizamın mana ve maksadından habersiz olarak bazı merhaleleri aşmak ve bir kısım yetenekleri geliştirme olanaklarına sahip olur. İstenilende zaten budur. Üstad isimli bedensiz bir dostumuz şöyle demektedir. ...

Sembolizm Dersleri -6 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Altı sayısı en küçük yetkin sayıdır; kendisi dışındaki tüm tamsayı çarpanlarının toplamına eşittir.  Örneğin: (6=1x2x3=1+2+3) 2 ile 3' ün, bu kez, çarpımlarıyla oluşuyor. Altı sayısı GRAFİK SEMBOLİZM ’ de bir altıgen ve onun yarattığı attı köşeli yıldızla özdeştirilmektedir. Salamon’un mührü veya David’in kalkanı denilen ve bugün İsrail’in ulusal amblemi olan bu yıldız, ters yönde iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşuyor ve SU ile ATEŞ arasındaki dengeyi işaret ediyor. Diğer bir deyişle birbirinin karşıtı iki şeyi birleştiren bir şekil olduğu gibi, dikine duran üçgenin ayna görevini yapan su üzerindeki ters görünümü yansıtıyor. Salomon’un mührü şeklinde görülebileceği gibi, tepe noktası yukarıda olan üçgen, Hıristiyan ikonografisinde İsa’nn tanrısal karakterini betimlemektedir. Tepe noktası aşağıda olan üçgen ise bu karakterin O’NUN fiziki ve insancıl görünümünde yansıdığını hatırlatır gibidir... Sembolizm Dersleri 6 6, diğer çift sayılar gibi, Ay’ın çe...

Sembolizm Dersleri -9 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

DOKUZ (9) Basit sayıların sonuncusu olan dokuz, üç' ün karesi olduğundan, onun niteliklerini de taşıyor. Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı dünyalarının tümünü simgeleyen bir sayı olmuştur. Sayılar dizisinin sonuncusu olması nedeniyle, bir sona ulaşıldığını ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir. Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayının olduğu gibi, yeni bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin son halkasını kilitler. Mason sembolizmine göre, (9) rakamı grafik olarak aşağıya doğru, yani maddesel bir filizlenmeyi, (6) ise bunun tam tersine, yukarıya yönelik olduğundan, ruhani (tinsel) bir filizlenmeyi simgelemektedir. Doğum olayı için de bu görüşü değerlendirirsek, dokuz sayısının, yedinci aydan itibaren aşağı yukarı şekillenmiş olan fetüs (cenin) ün tam anlamıyla belirgin hale gelmesi için gerekli olan sürenin karşılığı olduğunu görürüz. Gerçekte fetüs’ün rahimdeki pozisyonu (9) rakamına benzemektedir. Altı ise in...

Ruh ve Beden İlişkisi Nasıl Olmaktadır?

Ruh bir madde ile iştirak eder. Beden denilen şuurlu madde halini husule getirir. Ondan sonra ruh artık tamamen o bedenin şartlarına bağlanır. Ve o şartlar içinde, organik faaliyetlerinden başka, ruhi ve manevi denilen bütün halleri beyne ve asabi cümleye (sinir sistemi), yani beynin ve asabi cümlenin imkan ve kabiliyetlerine bağlı bulunur. Ruh, madde ile iştirak eder. Şuurlu maddeyi, yani varlığı kurar. Varlık da kendi ruhunun ve yardımcı varlıkların faaliyetleriyle kaba maddelerden kendisine ayrıca bir beden yapar. Ve bu beden vasıtasıyla maddelere tesir eder. Kullandığı kaba maddelerle de kendi haricindeki diğer bedenlere tesir etmek suretiyle maşeri plana adımını atar. Ve hidrojen aleminin varlık safhasındaki tekamülü de bu andan itibaren yürümeye başlar. Ruh ve Beden İlişkisi  Ruha hizmet eden varlık hemen bedeni vasıtasıyla etrafındaki kaba maddelere ve bedenlere tesir ederek ruhun bu yeni ihtiyaçları karşısında lüzumlu hadiselerin meydana gelmesine sebep olur...

Sembolizm Dersleri -5 Rakamı ve İçerdiği Sembolik Anlamı

Aritmetik sayı dizisinde İlk çift ve tek sayısının toplamından oluşmuştur (2+3=5). Kutsal 60 sayısının 1/12’sidir. Öte yandan, ilk dokuz sayının ortasında bulunması nedeniyle, beş sayısında var olan bu birleştiricilik ve merkezilik özelliği, onun madde ve biçimde bir denge ve uyum sağladığı görüşünü ortaya koyuyor. Romen rakamı ile gösterilen (X) harfinin üst kısmı (V) beş olup, On' un yarısıdır. Dünyanın eski uygarlıklarının sembolizminde, Orta Amerika, Afrika, Çin, Hindistan’da yaşayan Dogonlar, Mayalar, Aztekler, Bombarlar’da saptandığı gibi, genel olarak, tek sayılar ERKEK, çift sayılar ise hep DİŞİ olarak değerlendirilmiştir. Bu görüşün ışığı altında beş’in dişi İki ile erkek olan Üç’ü eşleştirdiğini görmekteyiz. Öte yandan, iki sayısı dişi ve dünyevi (dünyaya ait) üç ise erkek ve semavi (göğe ait) olduğundan, beş aynı zamanda yerle göğü de birleştiriyor. Beşte hem erkek hem dişi prensip bulunduğundan iki cinsiyetti (androgyne) (androjin) bir sayı yani hünsal...